31 Temmuz 2016 Pazar

Bir Varmış Bir Yok muymuş?



Evvel zaman içinde kalbur saman içinde kocaman mavi gözleri, sarı sırma saçları, süt gibi beyaz teni, muhteşem pofidik ayakları olan çok güzel bir kız varmış. Adı Zeynepmiş. Zeynep en çok annesinin kucağında mutlu olurmuş. Annesinin koynundan başka yerde uyumazmış. Gece bile annesiyle elele uyurmuş. En çok balonları severmiş. Çok da güzel gülermiş. Bir gün Zeynep hastalanmış. Hastalık Zeynepe hiç yakışmamış. Zeynep dayanamamış hastalığa melek olup cennete uçmuş. Zeynep hep varmış hiç yok olmamış.Sonsuza kadar annesinin kalbinde mutlu yaşamış. Annesinin kalbi onun yeni Dünyası olmuş.

28 Temmuz 2016 Perşembe

Zeynep Cennette Yaşıyor

Güzel kızım hergün resimlerine bakıyorum. Resimlerindeki her detayı inceliyorum. Hatta tarihlerine kadar ezberledim. Her resminde hastalığından bir iz arıyorum. Acaba daha erken bilebilir miydik kurtarabilir miydik seni diye ama bulamıyorum. Kendimi suçluyorum sürekli. 21 Nisan' da başındaki şişliği farkettiğimde çocuk doktoruna götürmüştüm seni. Doktor kafa yapısı dedi. Ben de inandım kızım. Keşke inanmasaymışım. Ama ben doktor değilim ki. Hem nasıl kondurabilirdim sana böyle kötü bir hastalığı. Hep derler ya olumlu düşün olumlu olsun, aklına gelen başına gelir, aklına kötü şey getirme diye. Halbuki ben pimpirikliyimdir ama bu sefer olumlu düşündüm inandım. 6 Haziranda beyninde kitle olduğu ortaya çıktı. Aradaki 45 gün için kendimi yedim bitirdim. Ama beyin cerrahları hiçbir şey değişmezdi dedi. Ölüm saati günü değişmezmiş kızım. Ne yapsam 10 Haziran' da Ramazanın ilk Cuması öğlen 14:02' de sen bizim yanımızdan cennete uçucaktın kızım. 

Teşhis konduğu gün aklım başımdan gitti kızım. Senin o güzel kafanın içinde nasıl 10 cm tümör olabilirdi ki?Resmen delirdim o hastane odasında. Kimi arasam nereye gitsem bilemedim. Ameliyat burda yapılamaz üniversite hastanesine gidin dediler. Hacettepe hastanesine gittik. Senin nüfus cüzdanın evde kalmış. Onu ve kıyafetlerimizi almaya eve gittik. Eve son birlikte girişimizmiş meğer. Evden çıkarken sana söz verdim. Sapasağlam geri gelicez annecim dedim ama seni geri getiremedim. Ellerim bomboş döndüm eve.



O kadar büyük tümöre rağmen yine olumsuz düşünmedim. Hastanede sana hep "iyileşeceksin Zeynep sana bebekler alıcam çadır alıcam içinde oyunlar oynıycaz" dedim. Ameliyattan çıkamayacağın hiç aklıma gelmedi. Doktorunu da çok övmüşlerdi. Ona güvenin dediler. 9 Haziran Perşembe gecesi saat 02:00 den sonra emzirmeyin dediler. Gece son kez emzirdim seni son olduğunu bilmeden. Sabah 05:30 da uyandın. Emmek istedin veremedim. Yatakta oyuncaklarınla oynadık. Koridorda yürüdük. Ama çok erkendi senin sesinden diğer hastalar uyanmasın diye tekrar odaya girdim. 08:20 de bebeği soyup ameliyathaneye indirin dediler. Seni soydum öptüm kokladım. Üşüme diye beyaz battaniyene ve pembe çarşafa sardım indik. Beklerken babanı çıkardılar yanımızdan. Kapı açılıp kapandıkça babana seni gösterdim. Sen şaşkın şaşkın bakıyordun etrafa. Bir yandan da acıktın emmek istedin ama emzik verdim ağzına her dönüp emmek istediğinde. Sonra yüzünü hatırlayamadığım bir hemşire "bebeği alıyım" dedi. Seni yeşil çarşafa sardı kucağımdan aldı. O anı çok hatırlamıyorum. Seni öptüm mü öpmedim mi? Keşke bir kere daha öpseydim. Hemşire seni benden alınca çok ağladın. Son hatırladığım sen ağlarken çıktım ordan. Bu beni çok acıtıyor. Keşke dönseydim yanına tekrar öpüp sakinleştirseydim. Ama izin verirler miydi?Keşkelerim hiç bitmiyor. Seni milyon kez öpsem yine yetmezdi ki. 

Seni ameliyata aldılar. Uzun bir ameliyat dediler. Saat 10:30 gibi odamıza çıkıp süt sağdım belki ameliyattan sonra sana verirler diye. Biberonla da içmezdin ama belki kucağıma almama izin vermezlerse mecbur acıkınca içer diye düşündüm. Hastane bahçesine arkadaşlar akrabalar geldi. Bana çorba almışlar ayakta durman gerek diye. Onu içtim. Meğer ben orda çorba içerken senin güzel kalbin durmuş. Sonra doktorların bizi çağırdığını söyledi teyzen. Babanla ve teyzenle koşarak ameliyathane girişindeki odaya gittik. Hala aklıma kötü birşey gelmemişti. Ameliyat bitti ve bilgi verecekler diye düşündüm. Doktorlar geldi. Birkaç da hemşire. "Ameliyatta Zeynep' in kalbi iki kere durdu çalıştırdık ama sonra tekrar durdu döndüremedik" dedi doktor. O an orda bayılmadım, bağırmadım, çıldırmadım. Şoka girdim galiba. Yoksa çocuğun öldü denince insan oraya yığılmaz mı?Sadece olmaz dedim. Ben onu emziricektim getirin emzirin demişim. Dünya yıkıldı başımıza Zeynep. Morga indik. Seni ellerimizle yıkadık. Yanaklarını öptük. O güzel karbeyaz ellerin ayakların artık ölüydü.Yine bayılmadım yine bağırmadım. Seni sevdim pamuklara sardım, kına koydum, çörekotu döktüm, gülsuyu döktüm. Kefene sardılar pembe eşarp örttüler. Kucağıma aldım duanı yaptık ve ellerimle seni buz gibi dolaba koydum. İlk defa 8 aydır ayrı yattık o gece. Sen o soğuk dolapta biz evde. Ertesi gün sela okundu. Mahalle sakinlerimizden Zeynep Tezel dedi. Ben orda bittim. Camdan bağırdım. "O benim kızım Zeynep benim kızım" diye. Cenaze namazını kıldık Karşıyaka' da. Onca tabutun arasında seninki minicik ayrıydı. Senin namazını onlardan ayrı kıldık. Ellerimle seni babana verdim mezarlıkta. Toprağın altına koyup geldik seni. Boynumdaki eşarbı senin üstüne koyup senin pembe eşarbını aldım. 

Bugün 48 gün oldu sen cennete uçalı. Dünya 48 gündür sensiz dönüyor. Biz 48 gündür sensiz nefes alıyoruz. Abin için ayakta durmak zorundayım. Benim sütlacım karbeyazım yok artık. Yürürken kollarım sallanıyor ya yanımda çok sinirleniyorum. Bu kollar seni taşımalıydı. 8 aydır seni taşıyorlardı şimdi bomboş kaldılar. Eskiden çok konuşkandım. Şimdi pek konuşamıyorum. Hiçbir şey konuşmaya değer gelmiyor. Hep senden bahsetmek istiyorum zaten. Zeynep olsaydı şunu yedirseydim Zeynep olsaydı şunu giydirseydim diye. Hatta yollarda konuşuyorum seninle. Deli diyorlardır belki. Zeynep bak balon Zeynep bak ne güzel elbise diye sana gösteriyorum. Balonları çok seviyordun ya mezar taşına balonlar yaptırdık. Mezar taşı beğendik kızımıza. Masal okuycaktım sana ruhuna Fatiha okuyorum. İnanamıyorum dayanamıyorum. Ama sen çok güzel bir yerdesin biliyorum. Kavuşacağımıza da inanıyorum. Özleminden ölüyorum ama seni geri getiremiyorum. Evin her köşesi seni hatırlatıyor. Acıdan kıvranıyorum ama elimden hiçbişey gelmiyor. Sadece ağlıyorum. Günler sensiz geçip gidiyor. 41. gün işe başladım. Halbuki sen iki yaşına gelene kadar evde seni büyütmeyi planlamıştım. Allah izin vermedi kızım. 

Hakkını helal et kızım. Senin derdinden habersiz senin için "bu çok cadı" dedim. Yorgunum dedim. Uyumuyor diye şikayet ettim. Nolur hakkını helal et. Bilsem dermiydim. 

Arkadaşım Fatma rüyasında  seni görmüş. "Annem kızım gitti gelmiyor demesin üzülüyorum" demişsin. Sen üzülme annecim sen hiç üzülme. Benim güzel kızım melek oldu cennette yaşıyor, Abin de hep böyle diyor. Beni teselli ediyor. Zeynep çok mutlu anne üzülme o da annesini üzgün görmek istemez diyor. Seni çok seviyorum güzel yavrum. Bir kere de benim rüyama gel olur mu? Seni öpeyim seviyim annecim lütfen benim rüyalarıma da gel. 





23 Temmuz 2016 Cumartesi

Üç Mevsimlik Hediyem... Kızım

Meleğim...
14/02/2015 sabahı varlığını öğrendik. 
10/10/2015 saat 07:20'de seninle birlikte dört kişilik bir aile olduk.
06/06/2016' da o güzel başının içinde koca bir tümör olduğunu öğrendik.
10/06/2016 saat 14:02' de melek oldun.




Bugün 43 gün oldu. Sen yoksun. Çok acı çekiyorum Zeynep öyle böyle değil. Her sabah uyandığımda aynı acı. Gözlerimi açmak istemiyorum çünkü gözümü açınca seni görmek istiyorum göremiyorum delirecek gibi oluyorum. İçimden tekrarlıyorum " Zeynep yok Zeynep yok" sonra açıyorum gözümü. Kalksam hayata kaldığım yerden devam edemiyorum. Yatsam yatamıyorum. Özleminden çıldırıcak gibi oluyorum. Hala inanamıyorum. 
Çok yarım kaldık Zeynep hatta yarım bile değil daha çok başındaydık herşeyin. "Anne" bile demeden uçtun gittin kollarımdan. 
Dört mevsim var Zeynep. Seninle üç mevsim yaşayabildik. Bir yaz bile yaşayamadık. Ben 8 ay boyunca bir melekle yaşadım ve meleğim asıl mekanı olan cennete uçtu. Meğer bana 8 aylık bir hediyeymişsin güzel kızım. İyi ki seni tanıdım iyi ki senin annen oldum. Seni çok sevdim. Ömrümün sonuna kadar çok sevicem. Seni düşünmediğim özlemediğim bir gün bile olmayacak. Birgün kavuşucaz pamuk prensesim. Benim güzeller güzeli yavrum. Nurlar içinde uyu.